Kariyer Planlamanızda Eğitimin Rolü ve Yeri Hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sürdürülebilir öğrenme yolculuğunun en önemli basamaklarından olan kariyer planı şüphesiz tutkunun ve gelişimin kim olmak ve kim kalmak istediğimizle entegre olan tercihler bütünü. Benim için kariyer planı yalnızca daha iyi bir ben değil, aynı zamanda daha iyi bir dünya için yapabilirliklerimi zenginleştirdiğim, yenileyici bir çalışma ortamı, günlük yaşantımda iz bırakan bir yaşam biçimi. Ve bu yaşam biçimi bize eğitimin yaşamsal rolünü tüm artılarıyla sunuyor. Öğrenerek kariyer yolunda kendini gerçekleştirmeye devam eden eğitimciler olarak bizler, kişisel başarı tasarımımızı ancak eğitimi sadece diploma olarak görmediğimizde inşa edebiliriz. Bu nedenle hayat boyu öğrenen olma yolunda eğitimin rolü duygusal ve akademik deneyimimizde, kim olduğumuzda, geleceğe dair ulusal, küresel ve bireysel hedeflerimizde, doğal yatkınlığımızı şekillendirmede ve becerilerimizi geliştirmede çok önemli bir etken. Eğitimin yaşam ve öğrenmemize olan katkısı asla yadsınamaz. Hepimizin aldığı eğitimlerin ve kariyer süreçlerinin hangi aşamalardan geçtiğini düşünürsek geçmiş dönemde yaşadıklarımız sistemin içerisindeki kazanımlarımız, kayıplarımız, yapmak istediklerimiz ve yapabildiklerimiz ile kendimizi değerlendiririz. Bugün çocuk-genç-yetişkin herkes için çağın hızla kendini yenilediği bir dünyada akademik, duygusal, zihinsel ve sosyal bir deneyimin ve dönüşümün parçası olarak bir ekosistem içinde dönüşmenin ve var olma mücadelesinin gereklerinin farkındayız. Yenilikçi düşünmenin kişisel yolculuklarda büyük paydaş, kariyer planlamasında yol gösterici olduğunun da farkındayız. Bu kapsamda kariyer planının başarı tasarımı olduğunu, eğitimin de başarı tasarımındaki yenilikçi alan olduğunu düşünüyorum.
Eğitim sektöründe kadın girişimci sayısının az olmasını hangi nedenlere bağlıyorsunuz? Kadın girişimci sayısının artması için ne yapılabilir?
Girişimcilikte ana odak, her zaman değer katma kabiliyeti olmalıdır ve bu kabiliyetin cinsiyet ile bağlantılı olmadığına eminim. Kadın eğitim aktivisti ve kurumsal bir yapının kadın yöneticisi olarak kadın istihdamının artırılmasına yönelik eğitimde ve tüm iş alanlarında pozitif bir kültür oluştuğunu görüyorum. Eğitimin yaşamdaki eşitlik ilkesi için bu kadar etkili bir sorumluluğu var iken yolumun kesiştiği tüm gençlerin ve iş arkadaşlarımın girişimlerini destekliyorum ki böylece hepimiz kendi benimizi ortaya çıkaracak fırsatı edinmeliyiz. Eminim kendi beni, kendi mükemmeli için motivasyona sahip olan herkes salt ihtiyaç girişimcisi değil, fırsat girişimcisi de olacaktır. Ben eğitimin tüm kademelerinde cinsiyet odağı geliştirmeksizin herkesi yapmak istediklerinde rehber olmayı, deneyimlerimi paylaşmayı ve ekosistem temelli bir yaklaşımla girişimci ruhun yanında olduğumda gönül rahatlığı duyuyorum.
Eğitimde kadın yönetici olmanın kolay ve zor yanları neler? Kadınların kariyer yolculuğunda “cam tavan” kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz?
‘Cam Tavan’ kavramı genel olarak öğrenilmiş çaresizlik şeklinde değerlendiriyor olsa da ben bu sürecin böyle olmadığını düşünüyorum. ‘Cam Tavan’ kavramının sosyolojik bir çıktı olduğunu ve bulunduğumuz toplumsal yapıdaki geleneksel iletişim şeklinin kadının rollerini biçimlendirdiği su götürmez bir gerçek. Ben çalıştığım ekipte cinsiyet kavramı yerine mesleki yeterlikler, ulusal ve uluslararası boyuta kendi mesleğinin dışında soran sorgulayan,araştıran, söz isteyen, hakkını arayan, görevlere talip olan, yenilikçi, vizyoner, üreten ve aktivizm ile bunu çoğaltan çalışan ve öznesi sadece insan olan bir anlayışla yol alıyorum. Biz kadınlar yarattığımız ekosistemde her bireye dokunduğumuz bir süreç ile motive olup kaliteyi yakalıyoruz. Kendi açımdan değerlendirdiğimde, ülkemizde yaşayan tüm kadın yöneticiler, kadın çalışanlar ve yönetici adayları kadar geçtiğim süreçlerde çok farklı bakış açıları, zorluklar, toplumun doğal dinamik yapısından kaynaklı daha zaman alan süreçler ile karşılaştım ama bu benim başarmak, yapabilmek, sorumluluk alabilmek ve sürece dâhil olmak gibi kararlı duruşumdan hiçbir şey kaybettirmedi aksine daha kapsamlı, daha farklılıkları kucaklayan ve daha eşitlikçi anlayışımı geliştirerek liderlik donanımımı güçlendirdi.
Kadın ve erkek yöneticiler arasındaki farklar neler?
Profesyonel hayatta kadın ve erkeği birbirinin karşısında konumlandıran algı, yaşadığımız bu çağda azalan yönde ivme kazanıyor. Ben yöneticilik pozisyonunu cinsiyetler olarak ayırmıyorum. Asıl odağım bu yüzyılın yönetici kimliği ne olmalı konusunda. Verilere dayalı çözüm üretmeyi, değişimi ve dönüşümü olumlu yönlendirmeyi, yeni iş yapış süreçleri geliştirmeyi, rekabet trendlerini takip etmeyi, duygusal zekayı ve ekibimle birlikte yaratıcı ve yenilikçi olmayı çok önemsiyorum. Ancak bu yönetici kimliğinin başarı tasarımına ilham verdiğini düşünüyorum.
Kız çocuklarının eğitim ve kariyer yolculuklarında Türkiye’deki koşulları nasıl değerlendiriyorsunuz? Fırsat eşitliği için hangi adımlar atılmalı?
Bir toplumun en önemli dinamiğinin eğitim ve eğitimde fırsat eşitliği olduğunu kabullenmek kız çocuklarının eğitim ve kriter yolculuğunun ilk istasyonudur. Toplumda cinsiyetçi söylem ve yapının dışında, var olan sosyoekonomik faktörlerin getirisi olarak eğitim hakkının sadece erkek çocuklardan yana tercih edilmesi ve kullandırılması eğitim sistemimizin geçmiş dönem verilerini analiz ettiğimizde tüm yönleri ile ortada. Ülkemiz koşullarında ilköğretim kademesinde ve okul öncesinde eğitim alma şartlarına bakıldığında fırsat eşitsizliği ilk sorun olarak ortaya çıkıyor. Cinsiyet fark etmeksizin her çocuğun yüksek potansiyeline özgü tutarlı bir bütünle kendi mükemmeline ulaşması bu anlamda çok önemli. Biz eğitimciler olarak da kız çocuklarının en öncelikli olan eğitim haklarının arkasında durmalıyız. Biz eğitimciler olarak kız çocuklarını okula gönderilme şartları ve oranları okul, öğretmen derslik başına düşen kız öğrenci sayıları önümüze geldiğinde bu soruna dair kaygılarımızın yersiz olmadığının farkındayız. Kız ve erkek tüm çocukların eğitim hakkından yararlanmalarını sağlayacak okullaşma oranları, derslik sayılarının ve öğretmensiz okul kalmayana dek etkin ve yetişmiş eğitim kadrolarının istihdamına önem verilmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra sürdürülebilir ve kaliteli eğitim politikaları ile anne-baba eğitimlerinin devamlılıkla takip edilmesi, artırılması ve tüm ülkemizde her coğrafi bölgemizde yaygınlaştırılması çok önemli. Kısaca fırsat eşitsizliği ve kariyer hedeflerine ulaşamayan eğitime erişimleri risk altındaki kız çocukları için yine “insan” odaklı eğitim süreçlerinin devrede olmasının gerekliliğinin altını çizebilirim. Eğitim hakkı, insan hakkı ve fırsat eşitliği bütünseldir, ulusal eğitim politikalarımızın ve tüm eğitimcilerimizin bu bütünsellikle sürdürülebilirlik sağlayacağından eminim.
Kendinizi nasıl bir yönetici olarak tanımlıyorsunuz? Yönetim anlayışınızı belirleyen ilkeler neler?
Her yeni gün bambaşka bir dünyaya doğan yeni bir nesil ile birlikteyiz. Tüm ekibimizin çocuklara ilham veren, rehberlik yapan ve hâlâ öğrenen olması önemli. Eğitime tutkuyla bağlıyım, tüm çalışmalarımda bilimsel tutumu ve etiği çok önemsiyorum. Biz çok büyük bir ekosistem yönetiyoruz ve çabalarımızın, yaptığımız tüm çalışmaların günün sonunda sahnede gülümseyen bir tabloya dönüştüğünü gördüğümde dünyanın en mutlu, en gururlu insanı oluyorum.
Ekip çalışmasına inanan, hatta ekibim olmadan asla diyen, duygusal bağa inanan, aynı zamanda challenger bir yöneticiyim. Sürekli araştırmayı, ekip arkadaşlarımdan ve ekibimle birlikte gelişmeye inanıyorum. Benim için düşünmenin, öğrenmenin, deneyimlemenin ve yaratıcılığın sonu yok. Alanımda derinleşmeyi, aynı zamanda da multidisipliner gelişim göstermeyi önemsiyorum. Bugünü, yeniliği, tutkuyu, ilkeli tutumu ve dolaysız olmak temel değerlerim.
Eğitimde yönetici olmak isteyen kadınlara neler tavsiye ediyorsunuz?
Kesinlikle ilham veren bir yanınız olmalı. Bir kadın olarak çağın yeterlilik alanlarını yakından takip etmeli, insan kaynaklarının trendleriyle entegre olarak yönetim mekanizmanızı planlamalı, ekibinizin ihtiyaçlarına çözüm üreten esneklikte iletişim geliştirmeli ve yeni fikirlerin destekleyicisi olmalısınız. Böylece başarı tasarımınıza giden yolda yönetici olarak çalıştığınız ekip arkadaşlarınıza da bu yönde ilham vermiş olursunuz. Ben değil biz olmayı bilmek ve ekibinizdeki her bireye dokunacak iletişim kanalları açmalı, ona ekosistemin güçlübir parçası olduğunu hissettirmelisiniz. Duyguya hitap etmeli, pozitif bir çalışma kültürüyle sürekliliği olan ekipler kurmalısınız.
Kadınların eğitim dünyasındaki ve toplumdaki konumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Neler öneriyorsunuz?
Eğitim ve kadın gerçekten çok kıymetli iki temel başlıklar. Eğitim yaşamdaki fırsat eşitliğini, kadın olmak ise eğitimdeki fırsat eşitliğini hem etkeni hem de süreci. Tüm sektörlerde olduğu gibi eğitim dünyasında da çok değerli isimler var; kimisi yazılarıyla kimisi eğitimci eğitmenliğiyle kimisi sınıflardaki coşkusuyla kimisi okul yönetimiyle kimisi üst düzey yöneticiliğiyle kimisi ebeveynliğinle. Bu kapsamda değerlendirdiğimizde kadın eğitimin ve toplumun her yerinde muhteşem bir etki alanına sahip. Ben hem öğretmenim hem yöneticiyim; hem evlat hem anneyim. Eğitimin ve toplumun her kesiminde değer üretmek için emek veriyorum. Bu nedenle en büyük önerim rollerin kendi sınırlarında kalmaması ve yapabilirliklerimizi her zaman aktif ve esnek tutmak. Her zaman gelişimi önemsemeli, yeniden düşünmeli, yeniden yorumlamalı ve yeniden hayal etmeliyiz.
Tekrar emeği, azmi ve duruşuyla dünyayı daha yaşanılır kılan tüm kadınların kadınlar gününü kutluyorum.