Çocuklarımız ve doğdukları dünya hepimizin temel önceliği ve çocuklarımızın en insancıl çözümlemelerle kendilerini iyi hissetmeye ihtiyacı var.
Şüphesiz ki okul kavramı da öznel iyi oluş açısından en kritik sorumluluk alanları arasında. Bu kapsamda öğrenme keyfi ve anlama coşkusu için merkezde kendisini iyi hisseden bireyi önceliklendirmemiz gerekiyor. Şüphesiz ki okul kavramı da öznel iyi oluş açısından en kritik sorumluluk alanları arasında. Bu kapsamda öğrenme keyfi ve anlama coşkusu için merkezde kendisini iyi hisseden bireyi önceliklendirmemiz gerekiyor ve eğitimciler olarak yapmamız gerekenler önemli bir farkındalık alanı.
Birey olmak öğrenci olmaktan büyüktür…
Çağımızın aynılaşan bireylere değil, özgünlüklerini koruyan bireylere ihtiyacı var. Bu nedenledir ki kıyas ya da rekabet kelimeleri öğrenme yolculuğunun sözlüğünde yer almamalı. Çocuklara ismiyle hitap etmek, onların yapmak istediklerini dinlemek, sorularını takdir etmek, farklılıklarını kucaklamak, güçlü yönlerini ön planda tutmak ve sen, sen olduğun için değerlisin mesajını vermek birey olarak kabul görmelerini desteklemektedir. Çocuklara yetişkinlerin küçüğü gibi bakmamak ve onların bireyliğini koruyan bir okul ortamı düzenlemek önceliğimiz olmalıdır. Sosyal yaşamda çocuklarımız küçüklüklerimiz değildir; okul ortamında çocuklarımız öğrenci değildir; çocuklarımız orijinallikleriyle bireydir.
Ait hissetmek öznel iyi oluşun anahtarıdır…
Çocukluk yıllarının bütün yaşam dönemlerini etkileyen, bireyde zihinsel yapıyı şekillendiren kritik bir dönemdir ve öznel iyi oluş hâli çocuklarımızın zihinsel yapısını şekillendiren belirleyici faktörler arasındadır. Bu yüzden “Ben buraya ait miyim?” sorusunun iç cevabına olumlu cevap oluşturacak okul kültürünün yapılandırılması gerekmektedir. Ait hisseden her çocuk kendine güvenir, sosyal duygusal gelişiminde pozitif tutum sergiler. Çocuklarımızın fikrini sormak, onların sorularıyla ders akışlarında esneklik sağlamak, söz haklarını korumak, onlara ifade güçlerini destekleyen sunum platformları oluşturmak, bulunduğu alana değer katmasını sağlayacak dokunuşlar yapmasına izin vermek olmazsa olmazlarımız arasında yer almalıdır.
Müfredatı öğrenenler yönetmelidir…
Bilgiye ulaşma hızının nitelik kazandırdığı çağımız ve teknoloji bize önemli bir mesaj veriyor; asıl olan merak ve öğrenme isteğidir. Öğrenme deneyimi ile kurulan bağ ise öznel iyi oluşu destekler. Bu kapsamda müfredatı öğrenen yönetmeli, doğal merak gücümüz şekillendirmelidir. Müfredat, başlayan ve biten bir çerçeve olarak yorumlanmamalıdır; süreyle sınırlanmamalı, konu bitti değil derinleşme odağıyla zenginleştirilmelidir. Öğrenme deneyiminde birey olarak tanımlanan ve ait isteyen her çocuk öğrenmek için büyük sorular sormaya, düşünmeye, üretmeye başlar; zihni özgürleşir, özgürleşen zihin aktifleşir, özgür ve özgün her birey öznel iyi oluşunu hisseder. Bırakalım eğitim içeriği çocuklarımızla gerçeğe dönüşsün.
Bağ da bağlantı da öznel iyi oluş için…
Bireyler en çok duygularıyla bağ kurdukları bağlantılarla kendilerini geliştirirler. Öğrenenler yalnızca anlarda değil, anılarda bilgiyi, beceriyi ve tutumu kalıcılaştırırlar. Öğrenme yolculuğumuzun arayışı bağdadır, eğitimi yaşam boyu kılan da bağdır. Öğrenme süreciyle pozitif bir bağ kuran her çocuk öznel iyi oluş açısından güçlüdür. Kim olduğumuz ve kim kaldığımız bu kapsamda iyi hissetmek ve öğrenmeyi etkinleştiren bağ ile mümkündür. İşte bu yüzden biz eğitimciler duygusal bağı ve öğrenme akışı içerisindeki bağlantıyı çocukların perspektifinden yorumlarsak eğitimin gerçek amacına çocuklarımızla ulaşabiliriz.
Sağlıklı bir etkileşim ortamı…
Çocuklarımızın en güçlü yönleri arasında gözlem yapmak ve karşılaştırmak vardır. Çünkü onlar birlikte büyüdükleri yetişkinlerin uyumunu ve istikrarını doğal yetenekleriyle keşfederler. Hem aileler hem eğitimcilerin buluşması gereken ortak nokta iş birliği ve ortak bir sağlıklı etkileşim ortamını birlikte tasarlamaları olmalıdır. Ebeveyn ve eğitimcinin birlikte hareket ettiği, bireyin farklılıklarını birlikte takdir ettiği, birlikte pozitif geri bildirimi önemsediği, birlikte bireyin ihtiyaç duyduğu fırsatlar bütününü desteklediği ortam; ev ya da okul binası fark etmeksizin sağlıklıdır. En fazla zaman geçirdiği yetişkinlerin nitelikli bir iletişim mekanizmasına şahitlik eden her çocuk sağlıklı bir etkileşim ortamında öznel iyi oluşunu güçlendirecektir.
Öznel iyi oluş ile öğrenme coşkusunu sürdürülebilir kıldığımız nice sağlıklı günlere…
AYFER BATI
Medicana Eğitim Grubu
MBA Okulları CEO